bu şehir insana tuzak kuruyor bu şehir insanı uzak kılıyor bu şehir insanı hayli yoruyor bu şehir insanı hep kandırıyor
senin için yazılmış her şiir bu bedenin olsa keşke bak bir ömrü verecem işte bu şehir benim bir demir atmış ki gönlüm yosun tutmuş limanda kalmış toprağında servetim var anılarım çocukluğum ve geleceğim bağlamış elimi kolumu ne kadar uzağa gitsem de kopamadım ne kadar yakınsam ona ben o kadar uzağım ondan her taraf tuzak her bir yer yalan tutulmamış ki hiçbir söz hep yalan dolan var
bu şehir insana tuzak kuruyor bu şehir insanı uzak kılıyor bu şehir insanı hayli yoruyor bu şehir insanı hep kandırıyor
gel bu şehrin havası böyle kalsın aynalar yalancıdır bu şehrin dört bir yanında ayna var alımlıdır bir kandırır ki anlamazsın verilen sözler unutulur belki yarına umut olur fakat bu şehir unutturur bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür bir gün yaşarken bir gün öldürür bir türküdür bu duyduğun senin için dikenli gül ve yaşanacak bir gündür bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm
gel biz şehrin havasına hiç uymayalım birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım bir de şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle şehre inat dert üstüne dert koymayalım ayrılmayalım
gönül bir bağlanmış ki sorma her güneşli gün ve her yıldızlı geceyi özler o da bizim gibi kardeşiz biz sanki, yağmuruyla ıslanan ağaç gibi kökünden bağlı kopmaz, özümdür o bilinmez sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş bu şehir benim ve bu şehir bizimmiş anla pes etmedik umutla yürüdük işte her gün aynı yolda bırakmam, terk etmem ben gitmem bu şehirden
gel bu şehrin havası böyle kalsın, tuzakla dolmuş her yer yorulmuş tüm bedenler acep neden? bırakmam, terk etmem ben gitmem bu şehirden