Dört mevsimin birinde dolacak ruhuma tanınan süre Hayat bir Gargamel olur bir şirine Gırtlağıma kadar geldiyse çile Ana kucağı olur bir Mekke bir Medine. Yanaştı penceresine prenses Halkına baktı sessizce imrenerek Bin altın onu öldürene güldürerek Cami avlusu da sessizliği bebek. Kanadına tutunsam güneş çarpmasıyla düşen kuşun Ya da kayan yıldızların kuyruğuna tutunsam bir koşu Kötü adamlar geceyi bıçaklar Zaman geçiyor güldür güldür Hadi gel yar yüzümü güldür Susma orucunda bülbül Kaçtı burnuna darülfülfül Ötüşünü duysan sesi sanki küfür Dolu sürprizlerle hayat Bu plana göre herkes Kara Murat Asılır beni görünce sırıtan suratlar Pişmiş kelleler elimde kalacaklar
Sagopa Kajmer:
Ah be koca adam, anlarsın sen bu sözlerden, arife tarife açmam. Lafla teskin olmaz tasam, onların kalbi sanki cüzzam. Benim makamım en acıklısından hüzzam. Ve işte yeni bir yaş daha ve işte benim yaş pastam. Bak işte yatak işte yatalak hastam. İçeriz biz aynı tastan, tasımız ibarettir pastan. A be ben istemem ama yiyeyim o pislik habis aştan Gözü koruyalım derken olduk kaştan. Sana hazlar veren yazlar, bak hayır yok sana kıştan. İnanmayanların kalbi taştan Yeni baştan, bin şiir okurum bir bakışta. Anlamaz aslan kışkıştan Bebek olsan anlardın pışpıştan Ama kocaman adamsın görüntüde dıştan. Uyarmak istesem anlar mısın şşşhtt'ann