Sam yeli esti de yaprak döküldü, Babamız öldü boynumuz büküldü. Ölürken gözleri tavana takıldı.. Ah babam sağ olsaydı, köşede otursaydı, Bir karlı dağ gibiydi, arkamızda dursaydı!
Yine efkarlandı gönlüm, sen geldin ya aklıma.. Sağken bilemedim, varamadım farkına. Başıma bir iş gelse, sen koşardın yardıma..
Et yesem de canım “babam”, sen yoksun ya bugün aç`ım.. Kurtlar sofrasına düştüm, nasihatına muhtacım.. Yokluk belimizi büktü, gönlümce yaşatamadım.. Ah babam sağ olsaydı, köşede otursaydı, Bir karlı dağ gibiydi, arkamızda dursaydı!
Bugün köyde düğün oluyor “babam“, davullar çalıyor – zurnalar çalıyor.. Hani derdin ya “sana bir düğün yaparsam, kırk davul kırk da zurna çaldıracağım, dedenden kalan 7/65’le de bir şarjör boşaltacağım” diye! Sesini duyamadım da başına geldim, eski günler geldi aklıma babam.. Hani, hani bizim oranın Salı günleri Pazar olurdu ya, beni pazar’a götürürdün.. Boyumdan büyük sepeti boynuma takıp da ben sürükleye sürükleye götürürken gülerdin ya “babam”.. Pazar’a gidince, ben ağlardım; “bana kiraz al!” diye.. meyve tezgahına yaklaşınca, yarım kilo kiraz 250 gram da can eriği ver derdin, çocuk ağlamasın.. “Maaşı alamadık, haftaya öderiz” derdin ya “babam”.. sen gittikten sonra, sen öldükten sonra; kimse bana öyle güzel kirazla can eriği almadı! Karnemi alıp da koşardım ya sana “baba”, “koçuuum!” diye sıkıca sarılıp alnımdan öperdin ya beni, sen gittikten sonra, sen öldükten sonra kimse bana öyle sıkıca sarılıp alnımdan öpen olmadı! Arefe günleri bizim amca oğlu bi`takım elbise giyer de kurula kurula gezerdi ya bizim kapının önünde.. Sen de kızar bizi mağazaya götürürdün ya, en güzel elbiselerden alırdın ya bize hani.. Sen gittikten sonra, sen öldükten sonra kimse bana öyle güzel, öyle kıyak elbise almadı.. Bayram, bayram camisinden çıkınca, bizi dedemin mezarına götürürdün ya, “uyan! Kalk babam” diye haykırırdın ya hani.. Sen gittikten sonra dayım, amcam, halam, teyzem kimse bize sahip çıkmadı.. Ben de şimdi haykırıyorum; “UYAN DA KALK BABAM!”