Az önce yağmuru sen sanıp bi miktar yaşadım Bi miktar yaşadım seni,hasretin baş aşağı Elimde kaşağı kağıtlar asil bir at gibi Kaşıyorum her zerresini seni götüren yasağın
Sen kilitli kasamın anahtarını yuttular Sıcaklığın azaptır buzla kaplı kuzey kutbuna Gidişin gözümde o kadar güzel bi renk ki Bir gün benim olursan şayet geri dönüşünü kutlamam
Hiç görmediğin meyhanemin gıcırdayan parkesi Zayıflığından ötürü aşk üstünde dar kesim Binlerce yıllık geçmişin benzetmesi Arsızlığın koca cumhuriyetin çöküşü,emeklerime darbesin
Sağlığım yerinde ancak sağ değilim sevgilim Nasıl ay güzellik bazında olamıyorsa sen gibi En çok sen kadar mutluyum,ne fazla ne eksik Seni hala dünyanın yarısından çok seviyorum demek ki
Kar şimdi başladı,titriyor sokak lambası Bu gece yüzü suyu hürmetine tek bi yıldız kaymasın Lütfen,bana yanında bir yer lûtfet Zamanın en has oğlu burda çiftiz peki ya orada ay nasıl ?
İnsan özemeden edemez,duymasan da 'ne' deme Çocuklar gibi sevinirim duymuş gibi yapsan bile Sıkıntı denizinin ciğerli balıklarıyız Oksijenini yardan değil yarı yaradandan dile
Sevmek bir lüks değildir ki haz duyalım Bak biz burada biz olmuştuk izin ver az duralım Arzularım küllerinden tutuşacak biz yanacağız Bizi söndürmeye yetecek mi yer altının saf suları ?
Ölü gibiyken yürüyebilmek her haliyle gariptir Cam şişeler yokluğunun sahilinde birikti
Biriktim,boşalacak kap kacak yok etrafta Benim için aya ayak basmak gibiydin,iliktin bir ilktin
Onunla ben gibisin olma,zarar verir Pek sağlıklı düşünemiyorum delirmiş karakterim Sensizlik dokularımdan canıma inmiş, Beni hayattan soğutabilecek güçte dur bilmez bi bakteri
İstanbul yolundayım,yolunda solunda Hız kesmeden gidiyorum fakat küçük bir sorun var En harika satırların özendiği kadın; Seni aralıksız sevmek inan ki benim değil aklımın zoruyla
Hala haber bekliyorum,telefonun başında Bir ömür kiracım ol dudaklarımdan taşınma Kumlu fırtınaların ortasında da kalsak, Sıcaktan eriyecekte olsak,sana yetecek kadar aşım var
Ata vurulan gem gibidir,kalbe giren sevda Yürür şarabın sersemliğinden gördüğün bedbaht Ormanın ördüğü dev dağ,kurda kuşa sevda Ben peşinden geleceğim kuşkusuzuz,hele bi sen dal
Sevmek bir lüks değildir ki haz duyalım Bak biz burada biz olmuştuk izin ver az duralım Arzularım küllerinden tutuşacak biz yanacağız Bizi söndürmeye yetecek mi yer altının saf suları ?
Ölü gibiyken yürüyebilmek her haliyle gariptir Cam şişeler yokluğunun sahilinde birikti Biriktim,boşalacak kap kacak yok etrafta Benim için aya ayak basmak gibiydin,iliktin bir ilktin
Başıma gelen bak,başkasıylasın Elimi bırakman mühim değil de bi başkası nasıl ? Aşka sır yasım,mutluluğuna gırlasın Yokluğun var olan herşeyi sil baştan hatırlatır
Hafızam sıfır,sen anne sütüsün Bozuluyor zaman geçtikçe yüzümün ütüsü Kırışan alnımın isyanı dilden düşenlerdir Kurtuluş yok,ölüm senden sen ölümden kötüsün