Sevgili! Ümmü Mektum gibi Seni görmeden sana sesleniyoruz Alıp verdiğin nefesi duyar gibi Sanki açınca gözlerimizi Seni görecekmişiz gibi Sana sesleniyoruz. Senin huzurunda ses yükselmez. Edeple konuşulur; edeple susulur. Hele biz ki bu kapının dilencileri, El açıp beklemekten başka Bize bir şey düşmezdi ama Şu araya giren yıllar olmasa Medine’ne uzak yollar olmasa İsmin anılınca yürek yanmasa Kapında beklemekten başka Bize bir şey düşmezdi. Bekliyoruz Sultânım! Rüyada olsa bile Belki teşrif edersin diye Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi. Seni bekliyoruz. Gelseydin, Bizim için cennet olurdu gelişin. Gelseydin, Saadetli asrından gönderdiğin selâmını, 'Kardeşlerim' deyişini Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün. Gelseydin, Dolaşsaydın sofralarımızı, Bir tabak fazla görecektin, Bir bardak, bir kaşık fazla... Ve sofrada bir yer boş, Baş köşe! .. Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye. Gelseydin, Dolaşsaydın gecelerimizi, O 'Kutlu Doğum' gecelerini, Anneler görecektin. Yeni doğmuşsun gibi, Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi, Mışıl mışıl uyuyasın diye Seni sabahlara kadar Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin. Sevgili! Gelseydin, Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi, Eyyüb Sultan gibi, Kab bin Malik gibi, Bir fecir vaktinde, Henüz yirmisinde yirmi beşinde, Bırakarak yurtlarını ocaklarını, Hedeflerine ilahi rızayı koyan, Arkalarına bakmayı ar sayan, Yiğitler görecektin. Onlar senin yiğidin, Elleri, o öpülesi elleri, Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken, Senin köyünün hayaliyle ısındılar. Gelseydin, Gecenin zifiri karanlığında, Uykunun en tatlı aralığında, Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa Gençler görecektin. Gözyaşı dökerken günahlarına, Veysel Karani'den istediğin gibi, İnsanlığa dua eden gençler görecektin. Gelseydin, Asr-ı saadet gibi olmasa da, Koklanmaya değer güllerimiz vardı. Yine senin ikliminde yetişen. Ama sen gelseydin, Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.) ! ! ! Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek... Hz.Vahşi gibi... Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı. Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa Bakışları yerdeydi. Edepten göz göze gelmezlerdi. Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin. Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü, Bir de Ömer(R.A.) ... Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi Pencerelerde, kapı önlerinde, Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var. Gelseydin, Ve yürüyüp geçseydin önümüzden, Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize. Sevgili! Hakiki aşıkların sana doğru uçarken Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti. Dünya güzelliğiyle kolları