Geçmiş kırık pencere , kızgınken kırdığın gelecek umutla besleyip karaladığın kağıdın hayallerin gerçeğe yansıyışı temmuzun sıcaklığı gördüklerin ve ciddiyetin gözyaşıdır kadının
Hayat uzun bir yol ise nerde durak diye sorarsın kendine durmak istersin çünkü su gibi zaman dönmek yok geriye keşkelerin bol söylemek istediklerin çok uzat elini maziye yada siktir et herşeyi çık albinondan bak önüne
Nerede çocukluğun yada nerede mutluluğun nerede bilirmisin nerede hayattan koptun ilk doğduğunda nur gibi toptun büyüyünce anladın ki argodaki gibi hayat aslında bi toptur
Hikayenin büyük bi kısmı kayıp ben hep kitaptım pişmanlıklarla dolu sayfalarımı yırtıp attım acıları silip yerine merhem dokudum sana yasaktır bana doğru gelenler sana yanlış doğrular hitaptır
verse 2 :
Düşünemiyorsan yak sigara yada yanıkken söndür tokatı yiyince anlarsın yaşam bir ağaç yaşadığın yer hep köktür karanlık senin odan aydınlık olan göktür acı umut vaad eder umut ise ilk baharda yaprakları döktü
ciğerlerin yarısı olmadığını düşün belki anlamana yardımcı olur bu benim düşüm bir insan asla sevmez onu zoraki yapan gücü felsefem anlık değil gittiği yere kadar sürdür
umudun melodisi temmuz 26 yaş 18 epidemik salgın yaşam mücadelesi sorumluklar kamburum yatkın dert tasa yok ilerisi malesef bel altı
dramatize edilmiş hayatımın 32 barlık öyküsü kurgusal gerçeklik yok pedro yeraltı köylüsü sevdiğimin eldivenleri olsun bana ördüğü 18 yılda öğrendiğim tek şey umutla beklemek ölümü