masamın üzerinde küller ve hiç açılmamış defter elim gezinir gibi fakat içimdeki ses dedi boşver defettim uykuları sabah bana koş gel boş kuruntu boş hayaller boş dert
gök gürültüleri ardı sıra gelen yağmur soyut alemi somutlaştırıp yoğur hamur arkama bakmıyorum korkumdan değil ardım dizime kadar pislik ve çamur
sonu düşünmeden yaşanılan hayatlar anlamsız ve istem dışı kahkahalar yazdığım her boku okumadan anlarlar onlar cahiller soru sorduğunda kaçarlar
İkinci yaktığın sigarada ilkinin tadı yok Gözlerim her yağmurda seyriyor Hislerim hissiz bacaklarım gitmiyor O yılan sana dokunup bin yılda yaşıyor
Verse 2 :
cinler musallat yine dört duvar içinde elimde delirme kısıtlı bi biçimde göğüs kafesim dolu şuan kinimle tanıyamıyorum kendimi bu gece söyle neyim ben
yüzüm bembeyaz benzemiyor kirli duvarlarıma tavanımda birikti hayallerim bi avuç sigara dumanıyla fırtınalarım eşit gökyüzünün siyahına ben sustum birazda sen söyle hayat
resimlerde buluştuk koyu karelerde ilk duyduğum rap halen beynimin içinde bi yerde taşıdığım nefret halen göğüsümde gösterme bana hoşlanmam eski resimlerden
kırmızı tonum kabuk atmış yaralarım bi kenarda yazdıklarım ve yaşanmışlıklarım diğer tarafta yarım kalmış kitaplarım dört duvar içinde kendimden çok uzaktayım