seni seviyorum , adım gibi , yüreğim gibi , tarihim gibi.! ismini isimsiz duvarlara yazıyorum , kimsenin bilmediği şarkılarda ağlıyorum.. tarih yazıyorum alyazmalım , tarih.! sen dağda ki kartalı sevdin , sana güvercin olduğumu nasıl söylerdim.. sen büyüktün , büyük şehrin insanıydın , sana büyük , kocaman sözler etmem gerekliydi , ama hiçbirini edemedim.. dedim ya ” seni seviyorum.! ” seni sevmeme neden olan bir şey var , bilmiyorum..
öyle ağırım ki kendime , sen benden gittin gideli.. tenim küs olmuş tenime , sen benden gittin gideli..
sensizliğin bilmecesindeyim daha , çözmeye çalışıyorum.. sonbahar geliyor gözlerime bazen , dökülüyorum.. döküldükçe rahmet oluyorum , susayan sevdalara.! bazen bir türkü söylüyorum ta derinden , aydınlamaya çalışıyor içimde ki karanlık , ben aydınlandıkça.. karanlıklardan soruyorum seni bazen , ağlıyorum.! ağladıkça ” seni çok seviyorum. ” şimdi içinde ki bütün sevgileri yüreğine at , çünkü hepsini ama hepsini birgün , bana kusacaksın.!
öyle bıkmışım ki kendimden , kurudum düştüm dalımdan.! sanki ruhum çıktım canımdan , sen benden gittin gideli..
hani , bir şiirim vardı sana yazdığım.. ağlamanın zindan olduğu bir ülkede , sen prenses , ben ise prens olacaktım.. karanlığı yenecektik.. mahpuslar sadece ağlamayı zindan edecektik , yarınlar olmasada kıracaktık umut sürgününü , ayrılık zincirini.. hatırlar mısın hasret kelebeği ? hatırlar mısın gözleri mehtaba benzeyen zalim kadın ? hatırlayamazsın.! çünkü sen unutmaya sevdalısın , ben ise sana sevdalı.! ben şimdi yorgun bir şair gibi , ben şimdi yüreğini alın teriyle kazanan bir işçi bedeni gibi , yorgun , argın , kimsesiz.! sensiz , şerefsiz.! ve ” seni seviyorum.. ” seni sevmeme neden olan bir şey var , bilmiyorum..
bir cefam var idi bin oldu , aktı gözüm yaşı sel oldu , yaz baharım döndü kış oldu , sen benden gittin gideli..