Kavanozumda biriktirdim memleketten taşlar Karışacak zaman kafamda tüm kederli raylar... Göz çeperlerim de uzun zamandır misafir Uyku vakti önüne siner pervazın kaoslar ! Evimde karabasanlar her bir odada matem ! Susarak anlatılır anla bazı şeyler ! Çırpındıkca dibe batan düşün tam ortasında Açık denizlerin sonunda mutlu ölümler var anla! Bir hasta odasının kederli penceresinden Ve her bi renkte gökyüzünden akan mazilerinden... Kuru dudaklarımda tüten duman kadar dertli Bölündü dakikalar dışarda keder mevsimi... Bıçaktan su içmek için fazla körpe gözlerin Ve yer çökmeden surat düştü bir fransız perdesi ! Yağmur her zaman bir gökküşağını getirmiyor Onca cadde uzaktasın bağırsan da duyulmuyor...
Nakarat
Resmen hüsran rüyalarına kör bıçaklar ! Karda kargalarla voltalar kadar mı kışlar ? Resmen hüsran kafamda belirsiz cızırtılar ! Kanını kaynatan ne varsa bil ki resmen hüsran !
Kayra
Sana bi söz ki dilimi kessin kör bıçaklar Mevzu çoktan özünü gömdü sade köz kucaklar Öfke bazen gözünü döndürür çözdürür buzlar Yeri gelince yüzüne sövdürür söndürür ruhlar... Sehbalarda tombalayla meyveler yeter bana Geliyor akla bazen aniden rakıyla Ankara... Yumruklarımı sıktım duvara baktım öyle bir anda Söyle ne ara voltalar da onca fil kafamda ! Darlanırsın yüzümde tek bir perde kalmasın Varsın arada peşime hala hayaletler dadansın ! Varsın hala rüyalarda avaz avaz bağırsın Oysa çoktan öldü Kayra gazeteler de yazmasın ! Mahvolur neye inanmadıysam hep yanında dur ! Kaybolur sokaklarında bazen en kadim şuur Korkutur zamanla doğrular zamanla yoğurulur Kaybolan zamanı belki Marcel Proust bulur...