Bir çok kez öldüğümü biliyorum, Kenarından köşesinden hayata tutunduğumu, Güneşimin günlerce tutulduğunu, Güzel günlerin kısa hikayeler anlatan misafirler olduğunu sonra yok olduğunu. Onlar gidince yok olduğumu, kendimden yoksunluğumu, İnsanın yoksunluğunu, kötü günün kenarda pusu kurduğunu, Akbabanın sessizliğini bilip duymak kurdun uluduğunu. Bir çok kez öldüğümü biliyorum, Ruhum üzerimdeyken öldürüldüğümü, Gözüm açık bakarken dünyaya körlüğümü, Katillerimi bizzat gözümle gördüğümü cinayetin örtüldüğünü, Biliyorum aslında her bir şeyin gerçek yüzünü. İnsanların yüzsüzlüğünü, her şeye rağmen bendeki güçsüzlüğümü, Eksik kelimeli sözlüğümü, karanlığımın güneşime karşı üstünlüğünü…
Nakarat x2 Bir çok kez öldüm, yeniden hayata döndüm Biten filmi başına sardım kendimi orda gördüm. İzledim oyun bozanla oyuna dalmış saf ölümlüyü. Söküp atmak istedim içinden üzüntüyü. Ama nerde…. Boşa gider her hamlem, sonu olmayan ahlem, Bir dönüş yok madem, hayal sarsın beni!…
Bir çok kez öldüğümü biliyorum, Bilenlerin bilmemezlikten geldiği zamanlarda. Elimi sıkıca tutanların bıraktığı anlarda, Doğrularımı yalanlamaya çalıştıklarında, çatıştıklarında. Böyle gaddarca davrandıklarında bedbahtça kıvranırım iftiranın kollarında. Düşüncelerim turlar yalnızlık koridorlarında. Bir yalnızı ancak bir yalnızlık öldürebilir etrafında.
Bir çok kez öldüğümü biliyorum, Bilirken bilmemezlikten gelmek zorunda olduğum vakitlerde. İçimden geleni içimde hapsettiğim seferlerde, Zincire vurduğum haklı hislerimi gördüğümde. Yalnızlığın kendini gösterdiği yalnızlığımda, Ruhu yıkan depremlerin ansızlığında, Harabede gördüğüm benin cansızlığında, Ölmeyen hırsın yıldıran arsızlığında.
Nakarat x2 Bir çok kez öldüm, yeniden hayata döndüm Biten filmi başına sardım kendimi orda gördüm. İzledim oyun bozanla oyuna dalmış saf ölümlüyü. Söküp atmak istedim içinden üzüntüyü. Ama nerde…. Boşa gider her hamlem, sonu olmayan ahlem, Bir dönüş yok madem, hayal sarsın beni!…